28 Ağustos 2008 Perşembe

Yaz Sonu

'yazın son günleriyle nasıl vedalaşmalı?' diye düşündüm.
bir şeyler karalamak geldi içimden önce,
sonra 'ustalar benden önce davranmıştır' dedim... yanılmamışım.
Murathan Mungan'ın 'yaz sonu' adlı şiirinin ardından
Monet'nin 'end of summer' adlı tablosu ve son olarak
Cemal Süreya'nın yine 'yaz sonu' adlı şiiri.
birbirinin ekürisi iki şiir, iki büyük şairden hem de aynı ad konmuş...
ve dile gelmeyenleri anlatan usta Monet; şiirlerin arasında,
soluklanmak için yapmış sanki, diğer adı buğday yığınları olan o güzel tabloyu.


''Yaz inceliyor, güz
Bizse hiç büyümeyen rus bebekleri
Bir düşte karşılaşmıştık, bir düşte kaybolduk
Hadi birimiz uyandırsın artık ötekini
Birbirinin karanlığına kapatılmış
Birbirinin içinde tipiye tutulan
Her kozaya ayrı biçilen uzun kışlardan
Hadi birimiz uyandırsın artık ötekini
İlkgençliğin yazıları bitti
Şimdi bırakılmış çiftlikler
Yağmurlarla boşalmış leylek yuvaları
Elimizde sorular, gün yeniden dağıtıyor
Kalanlar için yazılanları
Yaz sonu yaz sonu yaz sonu
Biliyorum
Yine haziran yine temmuz yine ağustos''
(Murathan Mungan)




''Sukürenin perisi sen; sen, taşkürenin avcısı,
Bir kişi daha olsa yanınızda
Siz orda öpüşürken,
Ne diyorum bir kişi daha;
Alamut kalesinde öpüşürdünüz.
Ona göre gelişirdi her şey,
Yeni bir güzelduyu açılırdı
Bir töre cançekişirken.

Karagözlü hançer, sen; sen, mavi bakışlı kılıç,
Unutulmazlarınızı dökerken birer birer,
İki kişi daha olsa yanınızda,
Mihri´nin vuruluşu ve çantası
Ve elindeki tuğla da gelirdi gündeme;
Daha sonra kesilen barsağı, iki metre;
Kediler uzaklaşırdı ısrarla camdan bakan;
Ne diyorum iki kişi daha.

Kavaldan akan gökyüzü, sen; sen, düşten geçilmez bahçe,
Sınıf arkadaşları, şarap ve tüzük kokan,
Dağın Eskisi´ne iki vadiden seslenirken,
Ne diyorum beş kişi daha olsa yanlarında,
Ama her şeye üçünün bileşkesine varan;
Ne bilim-sanatı Hayyam´ın, ne siyaseti Nazım´ın,
Ne yiğitlik, ne aşk... Bir şey kalmazdı tek başına.
Ahırlarımızda her zaman sana ayrılmış bir at vardı.

Ve sen sonunda bir gün çıkar gelirsin diye,
Çok şeyin adı küçük yazıldı;
Silinmez anlar vardır,
Karşı konmaz özlemler,
Ben şimdi ne istediğimi de bilmeden artık
Bağırıp duruyorum ya, şurda,
Sen yaz sonu ilan eden güzel keten,
Güneşten yırtılmış caz, sen!''
(Cemal Süreya)

Hiç yorum yok: