22 Temmuz 2008 Salı

Pasajlar-5


-birçok insan, sahip olduğu gizli niteliklerini birden keşfedeceği şeklinde gizli bir beklentiyle yaşar.

-başkalarını ne kadar çok düşünürseniz, onlar size o kadar yabancı olur ve kendinizi o kadar az seversiniz ki duygu aşktan başka bir şeye kayar. bu da kuşkusuz erkeklerle kadınların bazen 'birlikte yaşamayı seçme'lerinin nedenidir: temelde yabancı olduklarını unutmak için.

-dilbilimciler, erkeğin konuşmasında bir rekabet varken, kadınınkinde konsensüs olduğunu söylerler. erkekler birbirlerinin konuşmasına karşı çıkar ya da gözardı eder, oysa kadınlar hemcinslerinin sözlerini onaylar ya da geliştirirler. kadın konuşmayı sürdürmek için sorular yöneltirken, erkek bu soruları yalnızca basit bilgi istekleri olarak yorumlayacaktır.

-bir şey istediğimiz zaman dili kullanmamız gerekir ama konuşmayı kullanmaya başladığımız andan itibaren bir dizi kaygı ortaya çıkar. ilk sorduğumuz şey ikincil plana geçer, çünkü şimdi önemli olan diğer kişinin cevap verip vermemesi, yanıtlarında bir sevgi işareti gösterip göstermemesidir. biri sürekli sizi arayarak bir şeyler istiyorsa, önemli olanın bu şeyler değil 'isteme' olduğu açıktır.

-sigmund freud, 'aşkın psikolojisi' üzerine yazılarında, erkeğin eş seçiminin, annesiyle ilişkisindeki olayların etkisini taşıyacağını ileri sürer. annenin cinsel yanını inkar eden erkek, amacını; sevişemediği ideal bayan ve sevişebildiği, ama aşağıladığı cinsel varlık olarak ikiye böler. erkeğin aşk hayatının bölünmesi bu yüzden annesinin cinsel yanıyla yüz yüze gelememesinin bir sonucudur: annenin de öteki kadınlar gibi sevişebildiğiyle, hatta bundan hoşlanabileceğiyle yüz yüze gelememesinin.

-cezaevi, hukuk dışı bir eylemin olası bir sonucu değil yalnızca, suçla ceza arasındaki hareketin bir parçasıydı da. bir analistin sonuca vardığı üzere, hapse atılmadan, bir sonraki suçlarının gerçekleşmesine izin verecek bilete sahip olmazlardı. dolayısıyla suç ve ceza arasında tuhaf ama mantıklı bir ilişki vardır.

-pascal, çağdaşlarının mutsuzluğunun bir odada huzurla kalamamalarına bağlı olduğunu düşünüyordu. bu durum, çoğunlukla 'sıkıntı'nın tanımı olarak yorumlanmıştır.

-bir insanın kimliğinden emin olması, 'delilik' işaretlerinden biridir.

-kierkegaard bir seferinde, 'kararlı olmak, sessiz olmak demektir' diye yazmıştır. sessiz durmak konuşan bir varlığın yapacağı en son şey olsa da, bu söz yeni bir aşk tanımını gündeme getirir. sessizlik yemininin konuşma çabasının yerine geçmesi gerektiği gibi bir ima içermeyen bu söz, aşkın söz vermekle ilgili olmadığını, hiç verilmeyen sözlerin tutulmasıyla ilgili olduğunu gösterir.

KAYNAK: Darian Leader - iş işten geçtikten sonra verilen sözler (ayrıntı yayınları - 2000)

Hiç yorum yok: