5 Ocak 2009 Pazartesi

50 Ay


şiir yazmayalı geçti, esti,
bazen bir göl gibi dingin bazen çağlayan bir ırmak gibi azgın geçti.

ellerimin, ellerinde eriyişinden bu yana, ne kadar çok, ne kadar az zaman geçti,
ellerin, ellerimi ateşiyle harladığından bu yana...
yüreğim sıcaktı çocukluğumdaki gibi ve saçma mısralar yazmayalı en az elli ay geçti.

mizahımı yitireli elli ay geçti,
gülüyorum şimdi ve bir delinin sırıtışı sırtlan gibi usulca yüreğime yerleşti.
yüreğim atmıyor, kahkahalar atıyor şimdi,
kanın akması değil; donması, bilekten sızması, fışkırması?
yo, yoo... bu da geçti, gülüyorum şimdi sevgili.
hayatın saçmalığına, hayatın trajedisine gülüyorum,
hayatın trajedisine, hayatın saçmalığına ağlıyorum, ağrıyorum...
yolun sonuna gelmiş hala kafiye yapıyorum...

ahh ah, içimdeki bu salak liseli...
bir de baktım hayat sıradan bir kompozisyon gibi girmiş, sonuçlanmış, gelişememiş.
geç farkedişler zihnimi deldi, geçti.
beynimin kıvrımlarının yerini oylumlu oyuklar aldı sevgili.

konuşa konuşa ölümü, öldürdük ruhumuzu,
konuşa konuşa hayatı, katlettik ömrümüzü,
ve dağılmış bir kafa sağlam vucutta olmazmış bunu da anlıyorum şimdi,
ne anladığımı unutuyor, kaz kafama gülüyorum şimdi,
şimdi, tek kurtuluş bu mu yani?
şimdi! parlak neon harflerle kazımak isterdim aklıma,
ama akıl sağlığım çoktan kanatlandı, uçtu ve gitti.

geriye o gülüş kaldı sevgili...
insan kendini ölmeden tanıyamaz dememiş miydi?
dolunaylı bir alacakaranlıkta işini bitirmemişler miydi?

1 yorum:

Adsız dedi ki...

sevdiceğim, bu şiiri şimdi gördüm..

neden daha önce görmediğimi bilmiyorum. şimdi görmemdeki hikmeti de...
canım çok yanıyor umut.

sen iyi misin?