5 Ocak 2009 Pazartesi

Kişisel Gelişim & Yoga

'' Ünlü bir moleküler biyoloji uzmanı ve budist bir rahip olan fransız Matthieu Ricard şöyle diyor: “Eğer dış etkenlerin ruh hâlinizi belirlemesine izin verirseniz, acı çekmeniz de son derece doğal”... ve ekliyor; “Oysa içimizdeki potansiyeli, sanki elimizdeki bir altın külçesini cilalayıp parlatır gibi geliştirmemiz mümkün”. Onun içindir ki zihnimizin neredeyse tamamının, dış etkenlerin ürünü olması sebebiyle, gerçeği, sadece gerçeği ancak zihnin aşılmasıyla bulabiliriz.

Parapsikoloji tutkunları; ruhçular; Godot’yu bekler gibi uzaylıların ziyaretlerini bekleyenler; hindu esaslı Vedanta toplulukları; Sai Baba’cılar; anî aydınlanma’cılar; bir tür musevi mistisizmi demek olan Kabala’cılar; Scientologist’ler; Moon tarikati mensupları; inanca gereğinden fazla önem ve yer veren bir kısım NLP (neuro-linguistic programming) tutkunları; "bazı" Reiki’ciler ve ücret karşılığı çakra açıcılar ,hipnozcular; tanrıyla sohbet ederek mutluluk reçeteleri yazanlar; muskacılar; eski Mısır ve Hint kökenli sözde gizemci’ler; önderliğini Maharishi Mahesh Yogi’nin yaptığı yine hindu esaslı transandantal meditasyon’cular; iri siyah benli şişman bir hanımın önünde yerlere eğilerek eteklerini hattâ ayaklarını öpen, ibadetlerinde Shri Mataji denilen bu hanımın fotoğraflarını kullanan Sahaja Yoga’cılar; dahası var haşhaşîler; Atlantis’çiler; Mu’cular... liste uzayıp gidiyor... Bizim üzüntümüz, hakikati kendi içinde aramak yerine dışarıdan ithal etmeye çalışan bu gibi yozlaşmışlar, artniyetliler, akıl ve mantıkdışılık öngören çıkarcılarla gerçek yogacıları bir tutan ya da aynı kefeye koyan, bilgi noksanı yayın ve propagandaların da zamanla artış göstermiş olmasıdır.

Yoga bizi, içinde bulunduğumuz derin illüzyondan ve tüm koşullanmalarımızdan kurtaracak en etkili araçtır. Çünkü o, zihnimizdeki bütün yüklerden kurtularak cesurca, gerçeklerle, saf gerçekle aracısız olarak ve olduğu gibi yüzleşmektir. İnanç yüzeyseldir, hepimize sonradan eklenmiş ya da yerleştirilmiştir, yani değişebilir, değiştirilebilir. Çünkü inanç yapaydır, gerçeğe ulaşmanızı engeller. Yogaysa inanç değil, varoluşsal bir yaklaşımdır; gerçeğe ulaşmayı kolaylaştırır... Din olmadığı için özünde felsefe de değildir; durağan olmayan, sonsuz bir dönüşümdür. Patanjali, “Yoga zihnin durmasıdır” der; doğrudur, zihin çalışırken yoganın ileri aşamalarına ulaşılamaz. “Zihinsizlik” derken kastettiğimiz budur, onu devreden çıkarmaktır... O normal bir yaşam için gerekliliktir, ama ileri yoga onunla birlikte olamaz. Çünkü zihin, gerçek “biz” değildir. Zihin serbest, bir anlamda kendi hâline bırakılmalı, müdahale edilmemeli, kayıtsız kalınarak adeta gitmesine müsaade edilmeli, ondan arınılmalı ve bu sayede o “aşılmalı”dır. Gerçekliğin dünyasına başka türlü girilemez; başka türlü “özgürlük ve farkındalık içerisinde tanıklık” sağlanamaz.

Sonuç olarak, önce kendinizi tanımayı ve içinizdeki tanrısallığı keşfetmeyi amaçlayan bir içsel yolculuğa çıkılmaksızın gösterilecek her çaba ısmarlamacı, yüzeysel ve dışsal kalacak; sizi esenliğe ulaştırmayacak, aksine yanıltıcı ve tabii ki başarısız olacaktır. Öyle ki bu türden gayretlerin kaçınılmaz başarısızlığı ya da yetersizliği, belki bir süre sonra doğru bir biçimde başlamanız mümkün ve muhtemel olan fiziksel ve spiritüel gelişim programlarına erişmenize de engel teşkil edebilecektir. ''


KAYNAK: Derki - Kerim Soley'in 'Kişisel Gelişim' başlıklı yazısından bir kolaj. Başlığa eklediğim 'yoga' sebebiyle muhterem zatın yazısını, başlığıma uygun halde kurgulayarak alıntıladım.

Hiç yorum yok: